top of page

MAKET VE MİNYATÜR NEDİR? TARİHİ VE KULLANIM ALANLARI

  • BAHA ŞAHİNÖZTÜRK
  • 18 Oca 2022
  • 3 dakikada okunur


ree

Tasarımcıların fikirlerini aktarmakta kullandıkları maketler Antik dönemlerden beri tercih edilen bir araç olmuştur. Tarih’teki ilk maket modeli ile ilgili bilgi, Terpsichore’de bir tapınak inşa etmek amacıyla, Heredot’un beşinci kitabında bahsedilmektedir. M.Ö. 5.yy’ı işaret eden bu bulgu mimaride maket kullanımı ile ilgili ilk referansları vermektedir (Dunn,2010:14). Antik Dönem mimarisinin adeta simgesi haline gelen çeşitli sütun tasarımları için birçok prototip denemelerinin yapıldığı bilinmektedir. Ayrıca Ortaçağ’da estetik ve tasarım açısından geri kalınmış olmasına rağmen, bazı kiliselerin inşası için yapılmış maketlerden ve modellerden yararlanılmıştır (Dunn, 2010:14). Elde edilen bilgiler ışığında çeşitli yorumlar geliştirilse bile, Ortaçağ dönemindeki maketlerin tasarım fikrinden ziyade taşıyıcılık ve strüktür testi için değerlendirilmiş olunabileceği tahmin edilmektedir. Mimaride maketin bir iletişim aracı olarak kullanılarak tasarımcının dilini yansıtması, 14.yy sonlarına doğru, Filippo Brunelleschi’nin tasarladığı Floransa Katedrali’nin ayrıntılı ve işlevsel bir maketini yapması ile başlamıştır. Bu süreci takip eden Erken Rönesans mimarları, ölçekli maketi tasarımlarını yansıtmak amacı ile sıklıkla kullanmaya başlamıştır. 17. yy’da Michalengelo’nun Roma’da yaptığı St. Peter Katedrali maketi, dönemsel olarak artık maketin deneyimleme ve tasarım dili olmanın yanında sunum aracı olarak da kullanılmaya başladığını göstermektedir (Dunn, 2010:15). 19.yy’ın sonları ve 20.yy’ın başlarında ise Beaux Arts akımının getirdiği 2 boyutlu teknik çizimler, mimari ifadenin ana etmeni haline gelmiştir. Bu sürecin uzun bir süre deneyimlenmesinin ardından 1900’lerin ortalarında maketlerin ve fiziksel modellerin daha etkin ve pratik tasarım kararları almada etkili olduğu fark edilmiştir (Farrelly, 2012:118). Maketin yapımı sadece mimari anlamı açısından değil kullanıldığı malzeme bakımından da ilerleme kaydetmiştir. 18.yy’da kullanılan malzemelerdeki ilerleme zamanla farklı sanat dalları ve endüstriyel gelişimleri de takip ederek çoklu disiplinleri bünyesinde birleştirmiştir. Bunun en bilinen örneği Antonio Gaudi’nin Barcelona’daki La Sagrada Familia Katedrali’nin maketidir. Gaudi, bu modelde karmaşık tasarımının yapısal biçimini oluşturmak amacıyla farklı ölçeklerdeki birçok maketi birleştirmiştir. Maket tarihinin en önemli eserlerinden biri 1920 yılında Vladimir Tatlin’in tasarladığı, 3. Enternasyonel için yapılan anıt modelidir. Ölçeği birebir tutularak iddiali ve devrimsel bir anlam yüklenilen maketin daha sonraları birçok örnekleri ve prototipleri yapılmaya devam etmiştir (Arred-mento Mimarlık, 2013:72). 20. yy’da gelişen Bauhouse akımı ile birlikte, maketler sanatçılar için en temel tasarım ve sunum aracı haline gelmiştir. Bu akımın temsilcilerinden Walter Gropius, eserlerini 2 boyutlu kağıtlar üzerinden teknik çizimlerle değil, 3 boyutlu maketler aracılığı ile sunmayı ve deneyimlemeyi öncelemiştir (Dunn, 2010:16). Bu süreçten günümüze kadar maketin mimaride ve diğer disiplinlerdeki kullanım alanı artarak devam etmiştir. Gerek teknolojik gelişmeler gerekse dijital imkanlar, maketlerin yapımında destekleyici rol oynamıştır. Bu açıdan maketler, sanat ve tasarımın simgesi, deneyim ve keşfin öncüsü olmaya devam etmektedir (Dunn, 2010:18). Vitrivius mimari eserin sağlaması gereken 3 koşulu uygunluk, dayanıklılık ve güzellik ölçütleri ile sıralamaktadır. Bu açıdan mimari temsilin en önemli araçlarından olan maketlerin de bu üç tasarım kriterini sağlaması gerekmektedir. Uygunluk ilkesi, yapının işlevsel ve fonksiyonel olmasını ifade etmektedir. Burada esas alınan durum, işe yaraması ve kullanım amacına uygun ürün oluşturulmasıdır. Dayanıklılık ilkesi eserin sağlamlığı ve yapısal bütünlüğünü temel almaktadır. İşlevini yerine getirebilmesi, ayakta kalabilmesi ve kullanılacak malzemenin doğruluğu gibi kararların önemli olduğu ilkedir. Son başlık ise güzellik ilkesidir, bu aşamada eserin estetik güzelliği ve etkileyicilik algısı sorgulanmaktadır. Görsel, dokunsal başta olmak üzere duyusal olarak eserin haz duygusunu canlandırması tasarımcı veya sanatçılardan beklenen esasları oluşturmaktadır (Vitrivius, 1993:11,12). Bu ilkeler ışığında çok çeşitli amaçlarla, farklı sektörlerde üretimine ihtiyaç duyulan maketlerin, tasarım sürecinde değişik malzeme tercihi ve kurgusal konseptler ile ürünlerin elde edildiği görülmüştür (Farrelly, 2012: 118). Maketin kullanım alanları; mimari, sinema ve sahne dekorları, bilgisayar destekli animasyon için üretilen maketler, eğitim amaçlı üretilen maketler, savaş-strateji temelli üretilen maketler, heykeller, plaket amaçlı yapılan maketler, minyatürler ve başka birçok sektörde maketin etkin rol üstlendiği görülmektedir. Kullanım amacına göre malzeme ve tür olarak çeşitlilik gösteren maketler, genel bir ifade ile taslak, sunum ve prototip maketler olarak karşımıza gelmektedir. Tasarımcının veya sanatçının somut ortama geçiş evresini simgeleyen taslak maket türünde; ölçekli, estetik veya mantıklı bir nesne elde etmek gibi değerlere ihtiyaç duyulmamaktadır. Burada önemli olan, fikrin gerçekçi bir çevrede nasıl kurgulanacağının algılanmasıdır. Sunum maketleri; malzeme seçimi, renk kombinasyonu, tasarım bütünlüğü ve ölçekli hali ile sanatçının, muhatabına fikirlerinin nihai sonucunu aktarmasıdır (Brooker ve Stone, 2011:56-57). Bu aşamada maket, bir araç olmaktan çıkarılmıştır ve gerçeklikle kurgulanmış bir sunum öğesi haline getirilerek kamuoyu veya müşterilere takdim edilebilecek bir eser halini almıştır. Son maket türü ise prototip maketlerdir. Bu maketler sağlık araştırmaları, doğal afet denemeleri, otomobil ve endüstriyel denemeler gibi test ve analiz amaçlı üretilen maket türleridir (Spankle, 2012: 102-103).

Yorumlar


© Copyright
bottom of page